Türk Meselesi

Irkçılık sebebiyle sinemizde açılan 90 yıllık yaraları yeni yeni tedavi etmeye başladık. Yıllardır Şark Meselesi, Kürt Meselesi diyerek önümüze sunulan ve birlik ve beraberliğimizi zedeleyen bu tutumlar kardeşlik bağlarının tekrar kuvvetlenmesiyle rafa kalkıyor yavaş yavaş. Ancak bir vatanda yaşayan etnik kökeni farklı kimseleri tek çatı altında birleştirmek yerine ayırıp, bundan rant elde etmek isteyenler milliyetçilik silahını kullanıyorlar. Bu silah da adeta keskin bir neşter gibi kesiyor, bölüyor, parçalıyor bizi.

Son olarak AKP’li Yasin Aktay’ın “Türk diye bir ırk yoktur” sözü, Türk vatandaşlarımızın tepkisini çekti ve onları Türklüklerini ispatlama yoluna sevketti. Tarihte Türk ırkı olarak kazandıkları çok büyük zaferleri hatırlayan vatandaşlarımıza yine bir gurur hakim oldu ve Türklüğü üstün bir meziyet olarak görmeye başladılar. Şüphesiz Allah-u Teala katında en üstününüz, Allah Teala’dan en çok korkanınızdır.” (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 5/411) Üstünlük kimin soyundan geldiğin değil yani, kim yolundan gittiğin. Peygamber Efendimiz’in Hazret-i Fatıma’ya buyurduğu üzere “Ya Fatıma! yemin ederim peygamber kızı olman seni kurtarmaz, namazını kıl salih ameller işle.”

Türk ırkının varlığını ispat etmeye çalışanlar bazen işin dozunu o kadar abartıyorlar ki olay aslı astarı olmayan iddiaları ayet derecesine muhkem gibi zikretmeye kadar dayanıyor. Birçok peygamber Türk ilan ediliyor. Kutsal kitaplarda gizlice Türklerden bahsedildiği ve övüldüğü anlatılıyor.

Şıracının şahidi bozacı dercesine, dünyaya ırkçılık ve ulus millet felsefesini yayan Fransızların görüşlerine dayanılıyor. Örneğin Nuh Aleyhissam’ın Türk olduğu iddia ediliyor. Bu, ciddi Fransız gazetesi Le Figaro‘nun manşet haberinde ortaya attığı bir iddia. Karadeniz’de, Sinop açıklarında yüz metre derinlikte bulunan kent kalıntılarının din kitaplarındaki Tufan olayının Filistin’de değil, Karadeniz’de meydana geldiği iddialarını doğruladığını söyleyen Le Figaro ‘Hz. Musa’nın bir Mısırlı olduğu kesinlik kazanıyor. Hz. İbrahim’in Kaldeli bir Bedevi olduğu biliniyor. Hz. Nuh da kesinlikle Türk’tü’ diye yazdı. (Anne-Marie Romero, Le Figaro, 16-17 Eylül 2000)

Türklerin soyunun Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yafes’in soyundan geldiği bilinen bir gerçek. Yani Nuh Aleyhisselam zamanında Türk ırkı diye bir ırk yok ki Nuh Aleyhisselam Türk olsun.

Olaylar ve iddialar “Hazreti Muhammed de Türktür” demeye kadar gidiyor. Yok Artık! Türk diye bir ırk yoktur diye bir söz ne kadar akıl ve idrakten uzaksa bu iddia da en az o kadar akıl ve idrakten uzaktır.

Mühim olan kim olarak doğduğun değil kim olarak öldüğündür. Fars diyarında Mecusi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Selman-ı Farisi, uzun yıllar boyunca hak ve hakikat peşinde koşmuş, nihayet 95 yaşında Medine’de Peygamber Efendimizi bulmuş ve Müslüman olmuştur. Farklı bir ırktan, farklı bir kültürden yetişmiş olmasına rağmen Peygamber Efendimizin “Selman bizdendir, Selman ehl-i beytimdendir” müjdesine nail olmuştur.

Irkçılığın zirve yaptığı Hazreti Peygamber dönemi Hicaz yarımadasında, Habeşistanlı Bilal-ı Habeşi’nin dini olan İslam’ı, onunla aynı dinde olmayı gururlarına yediremedikleri için kabul etmeyen nice kimseler hidayetten mahrum kalmış ve rahmet denizinden bir damla alamadan ahirete göçmüşlerdir.

Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a bir üstlünğü yoktur. Türk’ün Kürt’e, Kürt’ün, Türk’e bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük Ancak Allah katındadır. İslam tutkalı ile birleşmek yerine ırkçılık zımparası ile yıpranan kardeşlerimi ikaz etmek boynumun borcudur.